|
|
|
|
||
|
Hikaye http://kadinhani.meb.gov.tr/kult.htm sayfasından alınmıştır.Hikayeyi yazanlara teşekkürler.Kara Mehmet'in Atlantı'da daha değişik öyküleri de var.Onları da zamanımız elverdikçe buradan yayınlayacağız. |
|
KARA MEHMET-MAVİŞ GELİN HİKAYESİ Kadınhanı’mızın şirin kasabası Atlantı’da 150 yıl kadar önce bir efsane yaşanmış, günümüze kadar da halkın gönlünde yaşayagelmiştir... Zaman 1870 li yıllar...Atlantı Kasabasında sevilen,sayılan,hatırı büyük dillere destan Kara Mehmet Ağa yaşamaktadır.Kara Mehmet,ağaların ağası...40 tane devesı,uçsuz bucaksız arazileri,sürülerle davarları bulunmaktadır.Kara Mehmet avcılığa tutkundur.Zaman zaman atına biner,tazısını yanına alır,ava gider avlanır dönerdi...Avdan dönünce atını gezdirip terini soğutan çocuklara da birer sarı lira altın verirmiş... Bütün Konya’yı kasıp kavuran meşhur 303 kıtlığı Atlantı’yı da sarmıştır.Atlantı halkı aç,sefil,perişandır..Kara Mehmet ev ev dolaşarak yiğintisi olmayanları tesbit eder,40 devesiyle Aydın’ dan getirdiği buğdayı halka dağıtırmış.Böylece 7 sene aş dökerek fakirleri doyurmuştur.Kara Mehmet Ağa’nın kervanının Aydın’dan geleceği gün halk köyün kenarında karşılar,sevinç gösterilerinde bulunurmuş... Kara Mehmet Ağa zamanın Konya valisi Müşir Mehmet Sait Paşa’yı Atlantı’ya davet eder.17 dekar alana halılar serdirir...Hatırı büyük Kara Mehmet Ağa’nın davetine vali icabet etmiş,hatta Atlantı’da bir gece konaklamıştır. Kara Mehmet ilk evlendiği hanımının gelinlik fesine sıra sıra altınlar dizdirir...Ne var ki ilk hanımı ölerek O’nu yarı yolda bırakmıştır.Kara Mehmet bu kez de çok sevdiğiği hanımının küçük kız kardeşi ile dünya evine girer.Sıra sıra altın dizili gelinlik fesi baldızına giydirir...Fakat bir garip dünya bu..Felek ikinci hanımını da alır elinden...Herkeslere sözü geçen, hatırı çok olan,sayılan,sevilen Kara Mehmet’in,kara talihi karşısında elinden hiçbir şey gelmez...Boynu bükük kalıverir...Altın dizili fesi alır,doğruca kaynanasına götürür “Bu fes bize uğur getirmemiştir” diyerek teslim eder... Kara Mehmet herkesin ağasıdır...Ama yalnızdır,içi bomboştur.Bir yerlerde duramaz. Günlerden bir gün Kadınhanı’nda bir ahbabının evine misafir olmuştur.Felek karşısına Maviş Gelini çıkarır.Maviş gelin o evde besleme bir yetimdir...Ama Maviş Gelin bir içim su... Maviş Gelin sanki Huri,Melek...Görenler Maviş Gelin’i “Zeytin yese boğazından midesine inerken görünürdü.” diye tasvir ederler...Onca güzel...Onca beyazın beyazı...Kara Mehmet’in gönlü düşer Maviş Gelin’e...Öder mihrisini,kıydırır nikahını,alır atının terkisine Atlantı’ya getirir... Kara Mehmet bu..Namı büyük,ihsanı bol...Yedi gün yedi gece düğün yapmadan olmaz... Düğün hazırlıkları başlar,davullar tutulur...Terziye beylik donu bile ısmarlanır. Ama Kara Mehmet’in olmaz olası bahtı da karadır.Birden bire hastalanır,yatağa düşer...Devrin en korkunç hastalığı,sıtmadır bu illet...Gayri dört tane yorgan Kara Mehmet’i ısıtamamaktadır...Civarın en namlı doktorları bulunur getirilir,nafile...Felek bu defa da Kara Mehmet’i Maviş Gelin’in elinden çekip alır,acımasızca...Adeta çocuk yaştaki genç Maviş Gelin gelin olup olmadığını bile anlayamadan kaybetmiştir Kara beyini...Dünya başına yıkılır... Artık oturur ağıtlar yakar yüreğini serinletmek için Kara Mehmet’ine...Ve bu güne kadar dilden dile söylene gelmiştir bu türkü en hazininden... MAVUŞ GELİN TÜRKÜSÜ Serin olur şu Konya’nın OvasıKara Mehmet Atlantı’nın ağası Mavuş Gelin de katarlamış mayası Mayası ellere kaldı neyleyim... Atımın yerine at bağlatmayın Tazımı verip te av avlatmayın Mavuş gelin de pek küçük çok ağlatmayın Silin baş defterden ismimi benim. Aladağın dumanını kesmeyin Dolu verin fincanımı esmeyin Aziz ahbablarım bana küsmeyin Silin baş defterden künyemi benim. Değirmene verdimde dügün ununu Terziye verdim de beylik donunu Görmedim de Kara Mehmet’imin gününü Ayrılık günü de doğdu mu bugün. Kapımızın önü de arpa biçimi Taramış zülfünü de örmüş saçını Mavuş Gelin de ayrı kaymış göçünü Ayrılık defterinden de sildin mi beni İzmir çöllerinde ağrıdı başım Hani benim Hacı Bekir gardaşım Üç kız da bir oğlanın yerini mi tutar Silin baş defterden ismimi benim. Dolaşır dolaşır da dağı dolaşır Mirasçılar gelmiş malın üleşir Öksüz yavrularım da köpük yalaşır. Ayrılık günleri de doğdu mu bugün. Kapımızın önü bir dönüm mezar Mavuş Gelin deli olmuş dağları gezer Katipler oturmuş malını yazar Silin baş defterden ismimi benim...
|
||